SAKALLI BEBEK

 





"Sakallı bebek" haberini duyduğum günü aşırı iyi hatırlıyorum. Annemim Halası'nın İzmir Kadifekale'deki evindeydik ve ben terasa dışardan çıkan merdivennin korkuluğundan halamların av köpeği Senta ile bi aşağı bi yukarı zıplayıp, olayın vehametini tartışıyordum. Kapının önünde halamın süt verdiği kedi yavrularının umurunda bile değildi durum. Ama biz Senta ile çok korkmuştuk. Gece uyuyamamıştık. O sesi çıkmayan köpeğin bahçedeki kulubesinden ulumaları duyulmuştu bütün gece, keşke anlatmasaydım. Sonuçta ben içerde evde güvendeydim. Ertesi gün, korkulukları olmadığı için çıkmamız yasak olan terastaki asmanın altında, sonsuz deniz manzarasına karşı dalmış koruk yiyip bacaklarımı sallarken, Senta bana olayın mantıklı bi açıklamasını yapmıştı, bilmem kimin çocuğu da çok saçlı doğmuş, ensesine kadar saçları varmış gibi bişidi. Evet ya, Eren de saçlı doğmuştu.  Sakallı olması değilde konuşması sorundu galiba. Bütün gece düşünmüş, bu sonuca varmış. Ama sakallı bebeğin özenle traş edilip, kenarları burulmuş, bir keçi sakalı gibi de değildi ama. Üstelik bebeğin verdiği kıyamet günü perşembeye denk gelmiyor muydu, kıyamet cuma kopmayacak mıydı di mi ama? Senta her sabah erkenden güneşin doğudan doğduğunu kontrol edecekti. Neyse, Senta süper akıllı ve yaşlı bilge bi köpekti, fikirlerine önem verirdim, o yüzden inandım hemen bu açıklamaya. Hem Kevser halam da uzun uzun tövbe bismillah çekip, bir kul  euzi bin rabbin okuduktan sonra, inanmayın öyle şeylere demişti. Sonra korkmadım o kadar. Çok yalnız ve içine kapanık bi çocuktum sanırım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar